top of page

Annemin Plakları 83. Bölüm - "Sevgi Neydi?"

  • Yazarın fotoğrafı: meltem alkur
    meltem alkur
  • 18 Kas 2024
  • 4 dakikada okunur

(Çetin Erker'in seslendirmesi eşliğinde dinleyiniz. https://open.spotify.com/episode/1k44QveNV0JkOTrzquDjrA)

Hep yanlış öğretildi. Birçok şey gibi. Koşulsuz sevmek, karşılıksız sevmek dendi. Yeşilçam’da da “Sevgi emektir” tiradı yıllardır hep karşımıza çıktı ve örnek gösterildi. Öyle mi? Sevgi emek mi yani?


Sevgi neydi?


“Sevgi emekti” repliğini o kadar çok görür oldum ki. Sosyal medyada, edebiyatçık dergilerinde, Yeşilçam capslerinde bundan şüphe duymaya başladım. Hatta sanırım ben buna inanmıyorum. Sevgi nasıl emek yani? Sevgi işçilik mi? Sendikalı bir sınıf mı sevgi? Ne emeği? Hanginiz önce emek verip sonra ortaya çıkan şeyin sevgi olduğuna kanaat getirdi? Sırf nahif olmak için sakın bana yalan söylemeyin. “Hayır Çetin nasıl böyle söylersin? Elbette sevgi emektir” demeyin, demeyin çünkü kimse emek verip sevmedi bence. Sevgi işçisi olmadım ben, sevgi emekçisi olmadım. Taşeron sevenleriniz varsa o başka. Ama bence insan önce sevdi. Hatta ortada hiçbir şey yokken sevdiniz. Ne emek ne yaşanmışlık ne almak ne vermek olmadan bile sevdiniz. Bir düşünün: Bu emek miydi?



Sadece sevmiştiniz. Ve severken yaptığınız ya da yapılan şeylerin adı emek olmamalı bence. Emek ne? Ne emeği? Sürdüğünüz toprak mı bu? Sevdiniz diye sevdiğiniz adam veya kadından alacağınız mahsulün mü peşindesiniz? Bütün ay sevip emek verip ay sonunda beklediğiniz maaş gibi bir şey mi bu? Bütün ay sevdim ay başında bir hoşluk olmalı beklentisi mi bu? Emeğimin karşılığını isterimcilik mi bu? Bu kadar sevip emek verdimin sigortası mı? Ayrıldığı zaman sorabileceğiniz ihbar tazminatı mı? Hem ayrıldıktan sonra ne tazmin edebilir ki sevginiz?


Sevgi emekti, ha?

O kadar uysal bir şey yani? O kadar adil bir şey mi sandınız sevgiyi? O kadar hak hukuk çerçevesi içerisinde bir şey mi sandınız onu? Şu dilimizden düşürmediğimiz “nahif” kelimesi hani, sevgiyi nahif bir şey mi sandınız? Sevgi emekti öyle mi?


Peki, Asya neden perperişan ayrılıyordu İlyas’ın yanından? Neden ağır ağır yürüyordu Cemşid’e doğru? Neden ayakları geri geri gidiyordu Cemşid’e yürürken? Neden koşmuyordu? Ve neden üzgündü? Film böyle bitiyordu. Ama Asya sevgiye değil, emeğe doğru yürüyordu. Bu yüzden sevgi emek değil diyorum. İkisini birbirine karıştırmışlardı. Sevmenin vahşiliğini Cemşid’in şefkatine ortak etmişlerdi. Oysa bilmiyordu kimsecikler, Cengiz Aytmatov bilmiyordu belki, Ali Özgentürk bilmiyordu belki. Sevgi ile şefkatin ortaklığı çabuk bozulur. Şefkatin uysallığı sevmenin vahşiliğine yenik düşer er geç.



Al Yazmalım filmi öyle bitiyordu, evet. O son replikle. Ama şimdi sorarım size. Asya İlyas’ı unuttu mu? Cemşid’leyken hep onu düşünecek bence. Şefkatin bağrında sevdiği adamı unutmayacaktı. Ama bunu söyleyemezlerdi filmde. Çok sert gelirdi bizim toplumumuza.


Bu yüzden “sevgi emektir” diye telkinde bulundular. Ama ben inanmadım. Tabii şimdi söyleyince siz de bana inanmıyorsunuz. İnanın diye değil, zaten filmi de inanın diye yapmamışlardır. Çünkü öyle bir şey değildi sevmek. Bütün emekleriniz heba olsa da sevginizi öyle kurutamıyorsunuz. Şefkatin yumuşak kucağında rahatınız yerinde olsa bile, sizi içinizde rahatsız eden bir şeyler olacaktır. Şefkatin kucağı yumuşak ama sevginin sarılması kemiklidir. Bundandır hatırladıkça göğsümüze hep bir şeylerin batması. Hayır bunu söylemeyin. Emeğin yanında olsanız da zamanında sevdiğiniz kişiyi unuttuğunuzu söylemeyin. Kavgasız, gürültüsüz, uyumlu gibi bir ilişkiniz olabilir ve emeğime sağlık diyerek kendinizi eyleyebilirsiniz ama asıl sevdiğiniz o değil, o değil işte. O değil. Çok istisnadır şu an hakikatte sevdiğiyle birlikte olan. Geri kalanınızsa, ki büyük çoğunluğunuz anlamına geliyor bu, siz hep bir başkasını sevdiniz. Hatırladıkça göğsünüze batan duyguyu sevdiniz. Şefkatin yumuşak bağrıysa sadece sizi pışpışladı. Biraz mayıştınız o kadar. Bu yüzden uyuyabildiğiniz gecelerde sabah onu hatırlayarak uyandınız. Uyuyamadığınız gecelerde ise zaten hep onunlaydınız.




Eğer konu emekse, onu düşündüğünüz kadar hiçbir şeye emek vermemişsinizdir bence. Onu düşündüğünüz kadar bir işe odaklansaydınız, şimdiye kadar belki de bir konuda uzman olurdunuz. Herhangi bir işe bu denli emek verseydiniz, kompetan olurdunuz. Ama siz sadece sevgili oldunuz. Çünkü sevginin emeği, emekçisi, işçisi, sendikası, taşeronu olmaz. Sevgilinin fedakârcısı, feragatçısı, anlayışlıcısı, sabırcısı olmaz. Seven bunların hiçbirini yazmaz. İş yerlerinde gün sonu tutulan envanter gibi kâr zarar hanesine hiçbir şey yazmaz. Seven sadece sever. Acımasızca yargılansa da sever. Emek dediği zayi olsa da sever. Kötülük görse de sever. Kötü olsa da sever, iyi hissetmese de sever. Şimdi söyleyin “Sevgi neydi” sorusunun hakiki bir karşılığı olabilir mi sizce?



Öngörülemez yaşamda tutarsız kâinatta belki de sadece tek hakikat O’dur.

Peki, sevgi neydi?

Nasıl bir şeydi?

Sevgi üzerine bu kadar yorum.

Pesbembe bir şey gibi hakkında bahsetmek.

Peki sizce de gerçekten öyle mi?

Yani sevgi, koşulsuz sevmek mi?

Karşılıksız sevmek mi?

Ve sevgi emek mi?



Bence hiçbiri. Sevgi şudur, budur demek bile çok saçma. Sevginin karşılığı yok, kelime olarak tamlanacak bir yanı yok yani. Kelime olarak sevgi şudur diyebilecek bir şey yok. Hiçbir insanın bunu insan diliyle telaffuz etme yetisi yok.



Çünkü onu anlatmak kelimeler dizisiyle olacak şey değil. Şimdi ben anlatmaya çalışmıyorum. Madem öyle sen neden buna yelteniyorsun diye düşünmeyin. Ben kelimesizliğini anlatmaya çalışıyorum sevginin. Ben insanca bir tarifte bulunmuyorum. Ben daha canlı anlatmaya çalışacağım. Daha canlı derken hareketli anlamında değil. Doğadaki canlara istinaden.



Ben daha ot gibi anlatayım ha? O da bir can değil mi? Ot gibi anlatayım size. Çayır gibi, çimen gibi, çiçekler gibi. Hüsnü yusufun sevgisi gibi. Papatyanın fallanması gibi. Siz hiç sümüklü böceklerin sevişmesini gördünüz mü? Salyangozlar… Antenleriyle birbirlerine nasıl dokunduklarını gördünüz mü? Peki ya dişi örümceğin erkeğini nasıl yediğini? Peygamber devesinin dişisinin erkeğinin kafasını nasıl kopardığını? Dişi geyiğin su içmeye indiğinde erkeğin burnuna nasıl dokunduğunu gördünüz mü? Köpeklerin ıslak burunlarını birbirlerine nasıl sürttüklerini? Yılkı atlarının birlikte nasıl koştuklarını gördünüz mü? Yoldaşlık nasıl olur? Yol arkadaşlığı nedir fillerin kervanında izlediniz mi? Turnalar göç ederken eşlerinin yanından hiç ayrılmadığını, bütün dünyayı dolaşırken başka hiçbir sunaya bakmadığını biliyor musunuz?


İşte bu yüzden ben daha hayvani anlatmaya çalışacağım sevgiyi. Hayvan gibi, ama bu da sadece bir anlatmak, idrak etmek değil. Henüz değil.



İnsani anlatamam. İnsan lisanıyla, insanların sahip olduğu şeylerle anlatamam. Sevgi ancak hayvanlar konuşursa, böcekler dile gelirse, çayır çiçek ses verirse konuşulabilir, anlatılabilir. İnsanlar sadece edebiyatını yapar. “Hayvanlar böğürüyor” diye biz insanlar süslü cümleler kurarak sevgiyi anlatıp duruyoruz var olduğumuzdan beri. İnsan diliyle anlatılmaz o.


Çünkü sevgi biraz hırıltı, biraz tüylerin sürtünmesi. Sevgi dildeyse, dile dolanan bir şeyse, sevgi dilse, en fazla kedi dilidir, köpek dilidir. Yavrusunu diliyle temizleyen kedinin dili. Sahibini özleyen köpeğin üzerinize atlayıp şapur şupur yanaklarınızı yalaması.


Sevgi kelime değil. Biraz hırıltı, inleme, iç çekiş, içine çektiğini “huuğh” diye dışa veriş, içinin çekilmesi, damarlarındaki medcezir, kalbindeki girdap, sabah uyandığımda saçlarımdaki fırtına, uzayan bıyığımın altında kalan tebessüm, rujunun altındaki dudağının çatlağı, onu öpen adamın ağzındaki tükürük. Boynundaki sıcaklık, oda dağınıklığının ve gözlerdeki çapakların hazırlıksız yakalanışı, bunları gören gözlerin tadan dillerin dokunan dudakların hazzı, eline dokunamayan ellerin titremesi, saçına uzanan ellerin taş kesilmesi, sarılamayan bağrın kaskatı kesilmesi, hani nerede sevginin kelimesi, hani nerede kelimesi kelimesine sevgi, hani onu anlatan sözcük? İşte hepsi bu. O anlattıklarımın hiçbiri, bir “gibi” daha değil hepsi, sözcüklerin dışındaki her şey...

 
 
 

Comments


  • Instagram

Meltem Alkur

© 2023 by Inner Pieces.

Proudly created with Wix.com

İletişim

Yorum ve soruların için iletişime geçebilirsin.

Vakit ayırdığın için teşekkürler!

bottom of page